Türk Toraks Derneği Orta Karadeniz Şube Başkanı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Uzun, “Astım tamamen kontrol altına alınabilir ve bu hastalar normal bir hayat yaşayabilir.
Türk Toraks Derneği Orta Karadeniz Şube Başkanı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Uzun, “Astım tamamen kontrol altına alınabilir ve bu hastalar normal bir hayat yaşayabilir. Astım hastası olup olimpiyat şampiyonu olan yüzücüler, futbolcular ve şarkıcılar var. Bu hastalık bir yaşam tarzıdır.” dedi.
Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalığa dikkati çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla mayıs ayının ilk salı gününün “Dünya Astım Günü” olarak kutlandığını söyledi.
Astımın hem çocuklarda hem de erişkinlerde sık görülen bir hastalık olduğuna işaret eden Uzun, etkili tedavileri bulunmasına karşın dünyada sıklığı en fazla artma eğilimindeki hastalıklar arasında yer aldığına dikkati çekti.
Hastalığın artmasında değişen çevre ve yaşam koşulları suçlanmakla birlikte kesin nedenin ortaya konulamadığını belirten Uzun, “Astıma ‘modern çağın hastalığı’ da denilebilir. Hastalık, bölgelere göre değişiklik göstermekle birlikte her 10 ile 12 kişiden birisinin astım olduğu bilinmektedir. Bu sıklık çocuklarda bir miktar daha fazladır. Ülkemizde 4 milyon, dünyada ise 300 milyondan fazla astım hastası olduğu varsayılmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde hastalığı tamamen ortadan kaldıracak mucizevi bir ilaç ya da başka bir tedavi yoktur. Tedavisinin amacı, hastalığa bağlı şikayetlerin kontrol altına alınması ve hastanın yaşamını normale en yakın şekilde devam ettirebilmesidir.” diye konuştu.
Uygun ilaç tedavisi ve astımı tetikleyen durumlardan kaçınılmasıyla hastalığın belirtilerinin kontrol altına alınabileceğini aktaran Uzun, şöyle devam etti:
“Bu hastalıkla ilgili insanlarda bazı ön yargılar vardır. Hastalığı olduğunu öğrenenler ilk başta ciddi moral bozukluğu içine girer. Hiçbir zaman bu hastalıktan kurtulamayacaklarını, nefes açıcı spreylere ömür boyu muhtaç olacaklarını düşünürler. Bu moral bozukluğu hastalıklarının daha da ilerlemesine ve belki de ilaçları kullanmamalarına yol açabilir. Oysa bu korkular tamamen yanlıştır, astım tamamen kontrol altına alınabilir ve bu hastalar normal bir hayat yaşayabilir. Astım hastası olup olimpiyat şampiyonu olan yüzücüler, futbolcular ve şarkıcılar var. Bu hastalık bir yaşam tarzıdır.”
İlacın doğru ve düzenli kullanımı önem taşıyor
Uzun, her hastalıkta olduğu gibi astımda da hasta eğitiminin önem taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Astım ilaçları çoğunlukla normal hap veya iğnelerden farklı olarak solunum yoluyla kullanılır. Hastalar çoğu zaman bunu hava yolu ile kullanıldıkları için ilaçlarının arasında bile saymaz. Bunun temel amacı, hem ilacın hasta olan akciğerlere direkt ulaşması hem de kana karışarak oluşturabileceği yan etkileri azaltmaktır. Bu nedenle zannedildiğinin aksine astım ilaçları, ağızdan ya da damardan kullanılanlara göre çok masum ilaçlardır.
Bir diğer doğru olmayan korku, astım ilaçlarının alışkanlık yapıcı etkisi olduğudur. Astımda iki grup ilaç bulunmaktadır. Birinci gruptaki ilaçlar, hastalığın uzun dönemde kontrol altına alınmasını ve hastalığa bağlı belirtilerin ortadan kalkmasını sağlar. Böylece hastalığa bağlı gelişebilecek komplikasyonlar önlenir. İkinci gruptakiler ise nefes açıcı ilaçlardır. Bunlar, hastanın birkaç dakika içinde nefesinin açılmasını sağlar. İşte bu noktada çok sık hata yapılır. Hastalar anında nefeslerini açtığı için nefes açıcı ilaçlarını sık kullanır ama esas hastalığı kontrol altına alacak ilaçlarını anında etkisini görmedikleri için ihmal eder. Bu da kısır döngü oluşturur. İlaçlarını aldıktan kısa zaman sonra nefeslerinin tekrar daralmasına yol açar.”
Prof. Dr. Uzun, Dünya Astım Günü’nün bu yılki temasının, “Astımda doğru tanı ve doğru tedavi için el ele” olduğunu dile getirerek, “Dünyada ve ülkemizde bu hastalığın tedavisi ile ilgili gereken her türlü ilaç bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisi ve astım hastalarının eğitimi ile hastalık kontrol altına alınabilir ve astımlılar yaşamlarına hastalık nedeniyle kısıtlanmadan devam edebilir. Hastalığın doğru tanısı için çoğu zaman şikayetlerin özellikleri, fizik muayene, akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testleri yeterlidir.” diye konuştu.
Kaynak: AA / Mehmet Kumcağız – Güncel