FBI Direktörlüğü için aday gösterilen Kash Patel’in milletvekilleri ve gazetecilere yönelik gizli dinleme iddiaları, ABD gündemini alt üst etti.
CNN’in haberine göre Patel, Trump yönetimindeki skandal dinleme faaliyetlerinde kilit bir rol oynadı.
KONGRE ÜYELERİ DE GÖZETLENDİ
Salı günü yayımlanan rapor, FBI’ın aralarında Demokrat milletvekilleri Adam Schiff ve Eric Swalwell’in de bulunduğu 43 kişinin kayıtlarını incelediğini ortaya koydu. Savcılar, CNN, The Washington Post ve The New York Times gibi medya kuruluşlarından gazetecilerin kayıtlarını da gizlice talep etti. Ancak bu süreçte birçok yasal protokolün ihlal edildiği belirtildi.
PATEL GAZETECİLERİ TEHDİT ETTİ
Patel, Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda siyasi rakiplerine yönelik harekete geçeceğini aktardı. Medya mensuplarını da hedef alan Patel, “Anayasayı kullanarak onları suçlarından dolayı yargılayacağız” dedi.
SKANDAL ORTAYA ÇIKTI
Rapor, savcıların, Kongre üyelerinin iletişim bilgilerini elde etmek için gerekli onayları almadığını ve gazetecilere yönelik koruma prosedürlerini ihlal ettiğini detaylandırdı. Gazeteciler gizlice dinlendi. Dönemin Adalet Bakanı Bill Barr’ın, Kongre üyelerinin kayıtlarının incelendiğinden haberdar olmadığı iddia edilirken, Barr, raporla ilgili incelemede iş birliği yapmayı reddetti.
TRUMP YÖNETİMİ MEDYAYA BASKI YAPIYOR
Trump yönetiminin Pentagon muhabiri Barbara Starr’ın telefon ve e-posta kayıtlarını gizlice incelediği de raporda yer aldı. Starr’ın 2017’deki iki aylık iletişim kayıtlarının mahkeme kararı olmadan ele geçirilmesi, medyaya yönelik baskının bir diğer örneği olarak değerlendirildi.
YASALAR İHLAL EDİLDİ
Rapora göre, sızıntı soruşturması çerçevesinde gazetecilerin ve Kongre üyelerinin iletişim kayıtlarının gizlice ele geçirilmesi, yürütme organının yasama organına müdahale ettiği izlenimini uyandırdı. Demokrat Partili Kongre üyeleri ise Patel skandalı sert bir şekilde eleştirerek soruşturma başlatacaklarını açıkladı.
ABD ‘TELEKULAK’ İDDİALARIYLA YENİDEN GÜNDEMDE
Trump yönetiminin sızıntı soruşturması sırasında gazeteciler, milletvekilleri ve federal çalışanların iletişim kayıtlarını gizlice ele geçirdiği iddiaları tartışılmaya devam ederken, bu durum akıllara ABD ve Danimarka’nın Avrupa’daki müttefiklerine yönelik dinleme skandalını getirdi.
2012-2014 yılları arasında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA), Danimarka Askeri İstihbaratı (FE) ile iş birliği yaparak Almanya, Fransa, İsveç ve Norveç’te üst düzey yetkilileri dinlediği ortaya çıkmıştı. Bu skandal, NATO müttefikleri arasında güven krizine yol açarak Avrupa genelinde büyük yankı uyandırmıştı.
Dinleme faaliyetlerinde, Danimarka’nın sualtı kabloları aracılığıyla ABD’ye bilgi sağladığı iddia edilmiş, bunun sonucunda birçok ülke ABD ve Danimarka’dan açıklama talep etmişti.
Trump yönetimiyle ilgili iddialar, Washington’un müttefiklerine yönelik izleme politikalarının uzun bir geçmişe sahip olduğuna işaret ediyor ve demokratik süreçlere müdahale tartışmalarını yeniden alevlendiriyor.