DIŞ HABERLER SERVİSİ—Suriye’de Beşar Esad rejiminin işlediği insanlık suçları, Şam ve çevresinde ortaya çıkarılan toplu mezarlarla yeniden dünya gündemine taşındı. Binlerce kişi rejimin sistematik fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kalırken, yüzlerce kişi hiçbir kayıt tutulmadan toplu mezarlara gömüldü.
66 TOPLU MEZAR ALANI TESPİT EDİLDİ
Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu (ICMP) Suriye genelinde 66 kadar toplu mezar alanı olabileceğini tahmin ediyor. Bu mezarlarda, Esad rejimi tarafından infaz edilen ve kaybolan 150 binden fazla kişinin kalıntılarının bulunabileceği öne sürüldü. Yerel kaynaklar, rejimin toplu mezarları kamufle etmek için dini yapıları kullandığını belirtiyor. Bazı bölgelerde, toplu mezarların camilerin altına gizlendiği öne sürüldü.
ESAD REJİMİNİN ÖLÜM MAKİNESİ
ABD’nin savaş suçlarından sorumlu eski büyükelçisi Stephen Rapp, Suriye’deki toplu mezarların, rejimin insanlık dışı uygulamalarını belgeleyen birer delil olduğunu ifade etti:
“Nazilerden bu yana bu tür bir ölüm makinesi görmedik.”
Rejimin en kötü şöhretli hapishanelerinden Sednaya’da tutulan kayıtlar, mahkumların askeri hastanelere “ceset” olarak kaydedilerek gönderildiğini ortaya koyuyor.
KİMLİK TESPİTİ YAPILAMIYOR
Şam’ın güneyinde ortaya çıkarılan Najha’daki bir toplu mezarda cesetlere ait kalıntılar bulundu. Cesetlerin nerede olduğu, kimlere ait olduğu soruları hala cevap bekliyor. İnsan hakları örgütleri, daha fazla mezarın bulunması ve kimlik tespiti yapılabilmesi için uluslararası destek çağrılarını yineledi.
Beşar Esad rejiminin infaz mekanizması, Şam’ın El Kabun Mahallesi’nde bulunan Askeri Saha Mahkemesi’nde birkaç dakika süren göstermelik “duruşmalarla” işlemeye başladı. Tutsaklar, bu mahkemelerde yalnızca 1 ila 3 dakika süren oturumlarla “toplu idam” cezalarına çarptırıldı.
“PARTİ” ADI ALTINDA İNFAZ
Sednaya Hapishanesi yetkilileri, “parti” olarak adlandırdıkları infaz günlerinde, mahkumlara sivil bir cezaevine nakledileceklerini söyleyerek onları hücrelerinden topladı. Ancak, tutsaklar bunun yerine hapishanenin kırmızı binasının bodrum katında bulunan bir hücreye getirildi ve burada 2-3 saat süren ağır fiziksel şiddete maruz bırakıldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, gözleri bağlı mahkumlar kamyonlar ve minibüslerle hapishanenin güneydoğusunda bulunan “infaz odasına” götürüldü. Tutsaklara, ölüm cezalarına çarptırıldıkları infazdan sadece birkaç dakika önce söylendi. Bu süreç boyunca göz bağları hiç çıkarılmadı.
RUTİNLEŞEN TOPLU KATLİAMLAR
Raporlar, 2011-2015 yılları arasında haftada bir, bazı durumlarda ise iki haftada bir yaklaşık 50 kişinin asıldığını ortaya koyuyor. Sistematik şekilde planlanan bu infazlar, rejimin toplu katliam mekanizmasının en çarpıcı örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.