Ancak tıpkı yakın zamanda Beşar Esad örneğinde gördüğümüz üzere Jivkov’un zulümleri kalıcı olmadı. 1980’lerin sonunda Balkanlarda demokrasi rüzgârları hızla esmeye başlamıştı. Jivkov, 1989’da görevden el çektirilmiş ve ev hapsine mahkum edilmişti.
Bulgaristan’da serbestlik yayılıyordu. İslam’a olan baskıların kaldırılıp çocuklara Türkçe isim verilebileceğinin duyurulması ise hem Bulgaristan’da hem Türkiye’deki göçmen kamplarında büyük sevinçle karşılanmıştı.
Bu müjdeli haber, 31 Aralık 1989 tarihli Türkiye gazetesinin sayfalarına şu şekilde yansıyacaktı:
MÜSLÜMAN TÜRK’ÜN ZAFERİ
Bulgaristan hükümetinin aldığı son karar, ülkemizde (göçme olarak) bulunan yaklaşık 280 bin soydaşımızı coşturdu. Önceki akşam ana haber bülteninden Bulgaristan’da bulunan Türklerin artık istedikleri gibi Türk isimleri alacağı ve ibadetlerini yapacağı açıklandıktan sonra İstanbul, Bursa ve diğer illerin kamplarında bulunan soydaşlarımız, bayram ettiler.
Küçükçekmece kampında bulunan soydaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde konu ile ilgili olarak “Alınmış olan bu karar Müslüman Türk’ün zaferidir. Bu zafer ise gerçekten çok sevindiricidir. Ama biz buna fazla sevinmek istemiyoruz. Çünkü bu kararın altında mutlaka başka bir şeyler vardır” şeklinde konuştular.
İLK TÜRKÇE KAYDEDİLEN İSİM OSMAN BAYRAM
Bulgaristan KP (Komünist Partisi) Merkez Komite binası önünde 2 bin kadar gazetecinin basın hürriyeti isteğiyle düzenlediği gösteride söz alan bir Müslüman konuşmacı, bir aylık Osman Bayram Hüseyinov’un isminin belediye yetkililerince kütüğe kaydedildiğini söyledi.