Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Kırılmaların eşiğinde yeni bir dönemin arefesindeyiz. Bu dönemin de üstesinden gelecek iradeye sahibiz.
Türkiye, Cumhuriyet’in ikinci asrıyla birlikte önüne açılan yeni kapıları, yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektedir.
Biz muhacirlere her zaman sahip çıkacağız. Şimdi geri dönüyorlar. Bizim sabrımız olmasaydı bu olmazdı.
“ENSAR GELDİĞİ YERE DÖNÜYOR”
Çalışma perspektifini kaybedersek çocuklarımıza mahcup oluruz. Birilerinin sürekli milletimizi umutsuzluk bataklığına sürükleme gayretinde, bugünümüzle geleceğimiz arasındaki irtibatı koparma niyeti vardır. Türkiye’nin hiçbir kazanımına sevinemeyen, tam tersine hepsine bir kulp takmak için uğraşan güruhu görüyorsunuz değil mi? Bunlar artık siyasetin değil psikiyatrinin konusu olacak bir yere savrulmuştur. Bunlar demiyorlar mıydı “Biz gelince tüm buradaki muhacirleri geldikleri yere göndereceğiz.” diyen.
Biz ise “Bu millet ensardır, onlar ise muhacirdir.” Biz muhacirleri hiçbir zaman bu ülkeden kovmayacağız, sahip çıkacağız. Hamdolsun dediğimiz oldu mu? Oldu. Şimdi ne oldu? Ensar yeniden geldiği yere kendileri üzülerek görüyoruz ki, çuvallarla valizlerle, dönüyorlar. Bu sabrımız olmasaydı bu olmazdı. Sabrettik ve sabredenler zafere ulaştılar.
Ülkemizde kardeşliğin kıymetini en iyi Sakaryalı bilir.
“İDLİP, ŞAM BİZİM VİLAYETİMİZ OLACAKTI”
Türkiye’nin Suriye’de ne işi var diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenler görüyoruz. Kimi cahilliğinden, çoğu ideolojik fanatizmden soruyor bu soruyu. Şimdi gördünüz mü bizim neden oralarda olduğumuzu? Şimdi gördünüz mü niçin Suriye’de olduğumuzu? Suriye’nin başındaki nerede? Suriye’den gelen kardeşlerimiz neredeler? “Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz.” diyorlar.
Bunlar ne olup bittiğini takip etmiyor. 3. Dünya Harbi çıksa CHP yönetiminin umurunda olmaz.
Mesela şu soruyu hiç kendilerine sormuyorlar; 1. Dünya Savaşı bölgemizde sınırları yeniden belirlerken, şartlar başka türlü zuhur etseydi acaba ne olurdu? Muhtemelen Halep, İdlib, Hama, Şam, Rakka dediğimiz şehirler Antep, Hatay, Urfa gibi bizim birer vilayetlerimiz olacaktı.
Sınır şehirlerimizdeki vatandaşlarımızla sınırın ötesinde yaşayan vatandaşlarımız akrabalıklarını alışverişlerini devam ettirdiler. Düzenli ulaşım hep sürmüştür. Suriye’de 2011’de başlayan iç çatışmalar kardeşlik iklimini başka yere götürdü.
İşte 13 yıl sonra Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi düşerken, Esad bir gecede pılını pırtısını toplayıp kaçmak zorunda kaldı.
ÖZEL’E: NİYE GİTMEDİN?
Esad’ın af çağrısına kanıp gidenler cezaevlerinde katledildiler. Televizyonlara, gazetelere yansıyan vahşet hikayelerine tanık olduk.
Esed’i ziyaret edecekti ya… Özgür Bey niye gitmedin ya? O ziyareti gerçekleştirseydin ya! Azıcık ahlakları azıcık utanma duyguları varsa partilerin tabelalarını indirip siyaset öncesi işlerine geri dönerler. Onların derdi herhangi bir meseleyi savunmak değil, kendilerine bedavadan çıkar sağlamak.
Bunlar hiçbir zaman millette karşılık bulamadılar. Bazısı cehalet bazısı lümpen ırkçılık çukurunda debelenmeye devam edecekler.
Ayrıntılar geliyor…