Suriye’de 27 Kasım’da muhaliflerin Esad rejimine karşı başlattığı tarihi operasyon, yıllardır süren bir karanlığın sonunu getirdi. Rejim devrildi, ancak ardında büyük bir insanlık trajedisi bıraktı.
Sednaya Hapishanesi’nden gelen yürek burkan görüntüler, sevdiklerinden 50-60 yıldır haber alamayan ailelerin acısını yeniden alevlendirdi.
MEZARINI ZİYARET EDEBİLMEK İÇİN BİR UMUT…
Şimdi, Suriye halkı özgürlük umuduyla yeniden nefes alırken, birçoğu için bu zaferin tadı buruk. Yıllar süren özlemler, kaybolan hayatlar ve eksik kalan hikayelerle yüzleşiyorlar. Oğullarını, kardeşlerini ya da eşlerini arayan insanlar, mezar taşına isim kazımak, bir bedene sarılmak ya da sadece kaybolan sevdiklerinden bir iz bulabilmek için yollarını morglara düşürüyor.
Şam’daki Mustahed Hastanesi’nin boyalı bir duvarında ölen erkeklerin fotoğrafları sergileniyor.
Hastanenin önünden geçen kalabalıklar, duvarda aslı resimlere bakarak sevdiklerini arıyor. Fotoğraftaki yüzlerde ise burunlar, ağızlar ve göz çukurları ezilmiş, zarar görmüş ve bozulmuş durumda…
HATIRALARINI YAŞATABİLECEKLERİ BİR BEDEN…
Hastanenin duvarına asılan ceset fotoğrafları, Şam şehir merkezine getirilen bir diğer hastaneden buraya taşındı. Sağlık görevlileri, ölenlerin tamamının mahkûmlar olduğunu söylüyor.
Eşler, kardeşler, kız kardeşler ve babalardan oluşan bir akış, bilgi almak için hastaneye geliyor. Ailelerinden, defin edip hatırasını yaşatabilecekleri bir ceset arıyorlar…
Fotoğraflara olabildiğince yaklaşıp yüzlerde tanıdık bir şey arıyorlar. Bazıları, aile bireylerinden ikinci bir görüş alabilmek için her bir fotoğrafın videosunu çekiyor.
“GELECEĞİN DAHA İYİ OLMASINI UMUYORUZ AMA BU ÇOK ZOR…”
BBC World’den edinilen bilgilere göre, bazı erkeklerin yüzlerinin çürüme derecesine bakıldığında, haftalardır ölü oldukları anlaşılıyor.
Fotoğrafların sergilendiği duvardan sonra, aileler morga yöneliyor.
Mustahed Hastanesi’ne 35 ceset getirildi; o kadar fazla ki morg dolup taşmış, taşan cesetler ise ceset torbalarıyla yüklü sedyelerle dolu taşma odasına yerleştirilmiş.
Adli diş hekimi Dr. Raghad Attar, ailelerin bıraktığı diş kayıtlarını inceleyerek kimlik tespiti yapmaya çalışıyor. Attar, bu duygusal durumla nasıl başa çıktığını şöyle anlatıyor:
“Tutukluların uzun süre kaybolduğunu hep duyarsınız, ama bunu görmek çok acı verici. Dün buraya geldim. Benim için çok zordu. Geleceğin daha iyi olmasını umuyoruz ama bu gerçekten çok zor. Bu aileler için çok üzgünüm. Onlar için gerçekten üzgünüm. Suriye’nin 50 yıl boyunca Esad rejiminden kurtulup kurtulamayacağını sorduğumda, gözlerinden yaşlar süzüldü. Bilmiyorum. Umarım öyle olur. İyi günlerin geleceğine dair bir his var içimde, ama tüm ülkelere bize yardım etmeleri için yalvarmak istiyorum. Ne olursa olsun yardım etsinler. Herhangi bir şey, herhangi bir şey…”
Aileler ve yakınlar sessizce cesetten cesede geçerek, rejimin kontrol noktalarından birinde ya da evlerine yapılan baskınlarda sevdiklerinin alınmasıyla başlayan acının sona ermesi için bir umut arıyor.
“YETER Kİ KAYBOLMUŞ OLMASIN…”
Noor adında bir kadın, kardeşinin 2012’de, 28 yaşındayken alındığını söyledi.
O zamandan beri aldıkları tek bilgi, onun yıllarca mahkûmları çürümeye terk eden kötü şöhretli Sednaya Hapishanesi’nde olduğuna dair bir Facebook gönderisinde geçen bir detaydı.
Noor, abisini hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Bu acı verici. Ama aynı zamanda bir umudumuz var. Onu cesetler arasında bulsak bile… Yeter ki kaybolmuş olmasın. Ondan bir şey bulmak istiyoruz. Ne olduğunu bilmek istiyoruz. Bunun bir son bulmasına ihtiyacımız var.”