Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı televizyon programında, dış politika gündemini değerlendirdi. Gazetecilerin önemli sorularını cevaplandıran Fidan’ın öncelikli gündeminde Suriye’de yaşananlar ve Esad’ın gidişi vardı.
“KANSIZ BİR ŞEKİLDE OLMASININ YOLUNU AÇTIK”
Suriye’de muhalefetin üstün cesareti ve kararlılığıyla devrik Beşar Esad rejimine karşı ilerleyen bir harekat yapıldığını belirten Fidan, “Biz buradan minimum can kaybı olması için buranın iki önemli kinetik güç kullanabilecek aktör (Rusya ve İran) ile odaklı görüşmeler sürdürerek, bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, “Rejim çöktüğünde siz Doha Forumu’ndaydınız. Bu gelişme arifesinde Doha’da neler yaşandı? Sizce oraya gelen ülkeler Esad’ın gideceğini biliyor muydu?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
Şimdi esas itibari ile ilk harekat başladığında Heyet Tahrir Eş-şam tarafından bizim şöyle bir okumamız vardı: Biz bu süreci 2015’te de yaşamıştık 2016’da da yaşamıştık. Yani muhaliflerin Hama’ya kadar geldikleri bir an vardı. Ama İran’ın güçlerini kullanmasıyla Rusların ağır silah kullanmasıyla muhalifler maalesef o dönem çok gerilemek zorunda kaldılar. Yani çok uykusuz gecemiz oldu. Aslında son 2-3 yıldır rejim çok zayıftı. Yani şu anda hani muhalefete neredeyse yani silah atılmadan girdi, belli yerlerde direnişler oldu ama bunun sebebi rejim çok zayıf.
“KRİTİK NOKTA, İRAN VE RUSYA’NIN ASKERİ DENKLEME GİRMEMELERİYDİ”
Biz almanın bir problem olmayacağını zaten askeri istihbari değerlendirmelerimizde görüyorduk. Ama böyle bir durum karşısında Rusların ve İranlıların 2016’da yaptıkları tepkiyi tekrar etmesi durumunda bu sefer daha fazla bir kan dökümü ve yerinden edilme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi Suriye halkı. Dolayısıyla başarısız olsa da çok meyveyi üretmese de Astana süreciyle biz yolumuza devam edelim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının 2254 sayılı karar etrafında bir şeyler yapmaya çalışalım konusunu hep Cumhurbaşkanımız bu hattı tuttu. Şimdi yalnız bu harekat başladığında işte tam da bu anlattığım sebeplerden dolayı yapılması gereken en kritik konu Rusların ve İranlılarla konuşup askeri olarak denkleme girmemeleriydi.
“TELEFON ETTİLER VE O AKŞAM ESAD GİTTİ”
Ruslar ve İranlılarla görüşmelerimiz işte o bir hafta bunun özeti. Onlar artık anladılar yani bizlerle İran dışişleri bakanı geldi sonra Doha’da hem Rusların hem İranlılarla bir araya geldik ve bazı konuları konuştuk. Yani burada her şeyi konuşmak istemiyorum ama bir noktadan sonra onlar da artık telefon ettiler o akşam da Esad gitti. Destek görseydi muhaliflerin azmiyle belki tekrar zafere ulaşabilirlerdi ulaşırlardı muhakkak ama çok uzun zaman olur ve kanlı olabilirdi.
“KANSIZ BİR ŞEKİLDE OLMASININ YOLUNU AÇTIK”
Ama Ruslar ve İranlılar baktılar bir anlamı yok bunun artık. Onu çok net söyledik. Yani hem üstüne yatırım yaptıkları adam yatırım yapılacak bir adam değil hem de bölgedeki şartlar artık eski şartlar değil. Küresel şartlar eski şartlar değil. Artık bundan daha fazla bu şekilde devam etmenin bir anlamı yok, daha fazla zarar tarafından dönmeleri gerekiyordu. Daha fazla insan öldürmenin, sivil yerleşim yeri bombalamanı anlamı yoktu. Yani Ruslara dedik sivil yerleşim yerlerini bombalamayın, insanları daha fazla katletmeye göç etmelerine sebep olmayın. Yani bu muhalefetin tabii üstün cesareti şecaati ve kararlılığıyla ilerleyen bir harekat oldu. Ama biz buradan minimum can kaybı olması için buranın iki tane önemli kinetik güç kullanabilecek aktörü ile odaklı görüşmeler sürdürerek bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.”