La casa de papel dizisiyle tanınan dünyaca ünlü aktör Luka Peros sorularımızı cevapladı: Türkçe, oyunculuk yaptığım en zor dildi

MURAT ÖZTEKİN’İN HABERİ – Hırvat kökenli İspanyol oyuncu Luka Peros, meşhur “La casa de papel” dizisindeki Marsella karakteriyle Türk seyircisinin hafızasında yer edinmişti. Sonra başka bir kötü karakterle TRT’nin popüler dizisi “Mehmed: Fetihler Sultanı”nda karşımıza çıktı. Sultan Fatih’in en azılı düşmanlarından Bizanslı komutan Giovanni Giustiniani rolünde dizide 13 bölüm rol alan Peros, karakterinin “ani ölümüyle” son bölümde yapımdan ayrıldı. Luka Peros, Türkiye’den ayrılmadan önce ise kariyeri ve Türk kültürü hakkında sorularımıza cevap verdi…

Aslında Türk seyircisi tarafından “La casa de papel” dizisindeki Marsella ile tanındınız. Bu karakterin sizde kalıcı izleri oldu mu? 

Marsella’yı oynamaktan büyük keyif aldım. Çünkü dizi ilerledikçe âdeta onunla birlikte büyüdüm. Onu neredeyse el yordamıyla keşfettim çünkü yapımcılar kendi işimi yapmama izin verdiler. Ona her zaman değer vereceğim. Buna rağmen yoluma devam etmek durumundayım. 

Son olarak “Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinde İstanbul’un fethinde Fatih’e karşı koyan Giovanni Giustiniani’yi canlandırdınız. Onu canlandırmak kolay oldu mu?

(Luka Peros, TRT’nin dizisi için Türkçe öğrenip performans sergiledi.)

Karakterin tarihiyle alakalı hazırlıklar çok uzun sürmedi. Daha ziyade rolün görsel yönüne odaklandım ve repliklerimi Türkçe öğrenmek için inanılmaz bir çaba sarf ettim. Türk hocamla Türkçe okumayı öğrenmek, replikleri çalışmak ve düzgün telaffuz için çeşitli yollar denedim. Rolün dille alakalı kısmı kesinlikle bütün bu sürecin en zorlayıcı tarafıydı.

Dil merakınızı biliyoruz. Öğrenmek için çaba sarf ettiğiniz Türkçe hakkında neler söylersiniz?

Markette alışveriş yaparken ya da yemek siparişi verirken bazı temel kelimelerle idare ediyordum. O seviyeye kadar geldim. Fakat ne yazık ki dizi çekimlerinin temposu sebebiyle zamanımın çoğunu dizi için repliklerimi öğrenmekle geçirdim. Bu kısım son derece zor ve uğraştırıcıydı. Hiç mütevazı olmadan söylemeliyim ki, Türkçe bugüne kadar oyunculuk performansı sergilediğim en zor dil ve Arapçadan sonra öğrenmesi en zor ikinci lisan. Abu Dabi’de bir yıl eğitim gördüm ve Arapça hakkında çok fazla şey hatırlamıyorum. Bu defa aynı hatayı yapmak istemiyorum. Bu yüzden Türkçe çalışmaya devam edeceğim. Yarım bırakmak yazık olur.

İlgili:  'Kanlı Noel' hafızalarda yerini koruyor! Kıbrıs'ta Rumların gerçekleştirdiği katliam unutulmadı

“FATİH DİN VE BİLİM ADAMIYDI”

Dizide Fatih Sultan Mehmed’le farklı bir cephede yer aldınız. Fatih size ne düşündürüyor?

Fatih, bir din adamı olmasının yanı sıra çok eğitimli bir şahsiyet ve bilim adamıydı. Çeşitli silahlar keşfetti ve savaşta kendi lehine olacak zekice askerî taktikler ve çözümler düşündü. Buna saygı duyuyorum. Giustiniani’nin de zamanında buna saygı duyduğuna inanıyorum.

Aslında bir zamanlar Osmanlının hâkim olduğu ve kültürel olarak izler bıraktığı bir ülkeden geliyorsunuz? Bu izleri görmek hâlâ mümkün mü sizce?

En belirgin izler dilsel olanlar. Tüm Balkan dilleri yani Hırvatça, Boşnakça ve Sırpça, Türkçe kelimelerle ya da zaman içinde değişime uğramış Türkçe kökenli kelimelerle dolu. Bir de Türk mutfağının kalıntıları ya da etkileri var.  

ZIRHA SIĞMAK İÇİN TÜRK YEMEKLERİNDEN UZAK DURDUM 

İstanbul’da önemli bir zaman geçirdiniz. Sizi bu şehirde büyüleyen şeyler oldu mu? 

Dürüst olmak gerekirse, şehri çok fazla görmedim. Prodüksiyonla çok fazla ilgilendiğim için fazla boş zamanım olmuyordu. Fakat şehrin büyüklüğüne hayran kaldım; bana São Paulo’yu hatırlatıyor. Normalde Barselona’da yaşıyorum çünkü nispeten küçük bir şehir ama yine de çok canlı. İstanbul çok büyük ve bazı bölgeleri keşfetmemin zaman alacağına inanıyorum. Yemekleri seviyorum ama rolüm sebebiyle uzak durmak mecburiyetindeydim. O zırhın  içine girmek zorundaydım.

Zannediyorum seyirciniz olan Türk halkını gözleme şansı bulmuşsunuzdur. İntibanız nasıldı?

Türk halkı genel olarak son derece misafirperver ve harika ev sahipliği yapmak için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar. Dizinin hayranları rolüme çok saygı gösterdiler ve onu çok sevdiklerini benimle paylaşıyorlar. Seyircinin saygı duyduğu ve sevdiği bir kötü adam rolünü oynamak, iyi hissettiriyor. Bu bana, bu kadar çok insanın emeğinin karşılığını verdiğini gösteriyor. Kim bundan gurur duymaz ve sevmez ki?

İlgili:  Sinemada garip tablo: 100 kişilik ekiple çekilen filmi 58 kişi seyretti!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir