Yazarlar, takımın savunma hatalarına ve teknik direktör Mourinho’nun kararlarına dikkat çekerken, Samet Akaydın’ın performansını da mercek altına aldı. Fenerbahçe’nin özellikle hücumdaki etkisizliği ve savunma zafiyetleri, mağlubiyetin temel nedenleri arasında gösterildi.
KEMAL BELGİN: MOURİNHO ÇORBASI!
Takımlar açıklandıktan sonra şöyle bir baktım. Vay ki vay! Tadic orta alanda, İrfan Can kulübede. Oğuz bir kenara itilmiş… Eh böyle olunca da maçın favorisi olarak gösterilen takım ne yapardı ki! Sadece rakibin savunma ortasındaki tecrübesizlik sayesinde pozisyon buldu, onları da atamadı. Fatura teknik direktöründür.
UĞUR MELEKE: “MOURİNHO DA EN AZ SAMET KADAR KABAHATLİ”
Bakınız, bireysel hata elbette oyunun bir parçası. Ancak burada net bir patern var. Aynı oyuncu, aynı şekilde, yaklaşık 600 günde 4 büyük maçta 4 büyük geri pas hatası yapıyor. Hepsi ilk yarıda, genelde maçların başlangıcında eksik ya da fazla konsantrasyon, sorun her neyse bir şekilde sürekli gol yediriyor. Her seferinde tribünlerin önünde takım arkadaşını suçluyor. Ben artık bu noktada bu futbolcu kadar, onu büyük maçlarda sahaya koyan hocaları da suçlu buluyorum. Dün özelinde Mourinho da en az Samet kadar kabahatli benim nazarımda. (Hürriyet)
ENGİN KEHALE: “SKOR OLMASA DA OYUN İKNA ETMELİ”
Mourinho’nun şapkayı önüne koyup düşünmesi gereken bir konu var: Takımının hücumda rakip savunma bölgesinde kazandığı toplarla rakip kaleye hızlı bir şekilde gitme becerisi. Fenerbahçe, sezon başından beri oyunu merkezde karşılamaya çalışıyor. Bu konu, öndeki oyuncuların savunma disiplinini de göz önünde bulundurunca ciddi bir kırılganlığa neden oluyor. Mert’in kırmızı kartıyla iyice İspanyolların kontrolüne geçen oyun, maçın hiçbir dakikasında içine giremeden, taraftar tepkileriyle sona erdi. Asıl sorun, skordan çok sahadaki futbola duyulan güvensizlik. Sarı lacivertliler, skoru alamasa bile oyunuyla taraftarını memnun edecek performansa gelemediği sürece Kadıköy’de maçlar zor geçecek. (Hürriyet)
GÜNTEKİN ONAY: “BU OYUNUN ELLE TUTULUR BİR YANI YOK”
Sarı lacivertli temsilcimizin hücumda bu kadar yetersiz kalmasının sebebi, Youssef En-Nesyri rakip savunmaları zorlayan bir oyuncu asla değil. Pasör değil, hızlı değil, dribblingi yok. Szymanski de bağlantı oyuncusu değil. Gol tehdidi yok. Bir şeyler yapıyormuş gibi görünen Allan SaintMaximin ise çok top kaybı yapıyor. Attığı pasların yarısı rakibe. Şut atmadan pozisyona girmeden “0” gol beklentisiyle oynadı aldığı sürede. İsmail-Amrabat Szmansyki orta sahasından bir şeyler beklemek mümkün mü? Değil. Hal böyle olunca Amrabat sürekli uzun top atmak zorunda kaldı. Jose Mourinho gibi büyük kariyere sahip, dağ gibi tecrübesi olan bir teknik adam Samet, En-Nesyri ve Szmansyki’de neden bu kadar ısrar ediyor? Anlamak mümkün değil. Sıradaki Avrupa maçı Lyon ile. Fenerbahçe, Fransız temsilcisini yenemezse bu ligden çıkma şansını da iyice zora sokar. (Hürriyet)
FAİK ÇETİNER: “MOURİNHO CEPTEN YİYOR”
Mourinho geçmişi ile övünmeye devam edebilir. Ancak Fenerbahçe’de işler iyi gitmiyor. Yanlış 11’ler, yanlış hamleler ile Fenerbahçe’yi hedefe götüremeyecek gibi. Tribünler şimdilik yönetimi protesto ediyor ama böyle giderse sıra Portekizli hocaya gelir. Bakalım Mourinho ne kadar zaman daha cepten yemeye devam edecek? (Fanatik)
CEM DİZDAR: “BAŞLADIĞI GİBİ BİTTİ”
Ağırlıklı olarak öne ya da yana uzun oynayarak alan bulmaya çalışan Fenerbahçe’ye karşı topu kaptığında açık alanı kolay bulan, topu kime ve nereye atacağını bilen, bunu da çarcabuk uygulayan Bilbao ilk yarı istediği sonucu almayı bildi. Hatta bir iki gol daha atabilirdi Livakoviç’e takılmasalar. Oyunu kurulumu için Amrabat’ın stoperlerin arasına girmesi de rakibin önde baskı yapmasını kolaylaştırınca, orta saha savunma zaafiyeti daha da belirginleşti Fenerbahçe’de. Hücuma çıkmadılar değil ama Bilbao ikinci bölümde daha rahat oynar hale geldi. Öyle ki, topla oynama oranları da ilk devrenin tam tersiydi… Bunu ölçmek için iki devredeki ‘top çalma’ istatistiğine bakmak yeterli olur sanırım. Yapılan değişiklikler de Athletic’in savunma bilgisi ve direncini kıramayınca oyun klasik söyleyişle, ‘Başladığı gibi bitti’! (Fanatik)
ÖMER ÜRÜNDÜL: “KARİYERİNE İTİRAZIM YOK AMA…”
Birçok kişiyle ters düşecek genel görüşüm var. Tadic’in kalitesine ve kariyerine asla itirazım yok ama fizik olarak günümüz futbolunun istediği en önemli ilkelerinden birine zıt kutup teşkil ediyor. Pres yapmıyor, çalım atamıyor, dribblingi yok. Eğer Mourinho, Tadic’e bugüne kadarki gibi sınırsız kredi tanımaya devam ederse işlerin rayına gireceğini zor görüyorum. Son sözüm Samet için; büyük bir hata yapmıştır ama taraftarın 5. dakikadan itibaren top Samet’e her geldiğinde tepki göstermesi inanılır gibi değildi. Bu tepkinin sadece Samet’i değil tüm takımı ve teknik ekibi olumsuz etkileyeceğini nasıl düşünemiyorlar. Hayretler içindeyim. (Sabah)
GÜRCAN BİLGİÇ: “ARTIK EN GÜÇLÜ RAKİBİ TARAFTARI”
Mourinho, “Van Bronckhorst’a yaptığınızı bana yapmayın” dedi. Ancak şimdi çıkıp ortaya, özellikle sabrı kalmayan taraftar karşısında sorumluluğu almalı. İstediği her oyuncuyu aldılar, her imkânı sağladılar, geçmiş maçlardaki benzer durumlara rağmen kimse tek kelime etmedi. Hâlâ Fenerbahçe’nin ruhunu anlamış değil. Kendi hesapları içinde “defans kültüründen” bahsedebiliyor. Kulübesindeki “garanti” oyunculara rağmen Samet’i oynatıyor. Saha içi planda ortaya koyduğu tek farklılık Amrabat’ı iki stoperin önüne koyması. Yenilmek değil hassas nokta, F.Bahçe’nin takım olarak agresifliği ortaya koyamaması, baskıyı doğru yapamaması. Special One’ın karşısında güçlü bir rakip var; F.Bahçe taraftarı… (Sabah)
ALİ GÜLTİKEN: “DERS VERDİLER”
Kadıköy’de oynanan maçı erken çözdüler. Karşılaşmanın başında buldukları gol, Fenerbahçe’nin doğal olarak dengesini ve planlarını bozdu. Sonrasında da istedikleri gibi oyun temposunu kontrol ettiler. Fenerbahçe’ye de oyuna ortak olabilecek pozisyon şanslarını vermediler. Bu tip takımlarla oynamak kolay değil. Bizim gibi ligde her sezon kadrosunu, teknik adamını değiştiren, birçok yeni isimle yeni maceralar arayan bir ülke düzeninde süreklilik yakalamak çok zor. Athletic Bilbao aslında bizim ülke olarak ders almamız gereken en önemli takımlardan biri. Sürekli transfer haberleri üzerinden oluşturulmaya çalışılan bir futbol düzeni karşısında kendi kültürünü oluşturabilmiş ve bunu da saha sonuçlarına yansıtabilmiş bir takımın verdiği dersi ülke olarak izlemiş olduk. (Sabah)
BÜLENT TİMURLENK: “TUZU BOCA ETMEK”
Bask ekibinin oyunu genişleten ve ezberlenmiş oyunu karşısında Fenerbahçe ilk yarıda isabetli şut atamazken, Inaki büyük golcülüğünü topu tavana asarak gösterdi. İki gol atmasına rağmen maçın adamı İnaki değil müthiş futbol oynayan Sancet idi. Maçın ilk kırılma anı Samet’in geri pası ise ikincisi de Mert’ın kırmızı kart gördüğü dakikaydı. Kadıköy’de mutlaka kazanılması gereken bir maçı biri isabetli 4 hücumla bitirmek, çift santrfora dönüp topu şişirmek ve Cengiz’den bir şeyler beklemek Mourinho’ya; gerisi ise 3 kulvarda yola çıkıp, ligde 6 puan geride kalan, Avrupa’da 6 maçta 8 puan toplayan, Türkiye Kupası’ndan çekilen Fenerbahçe yönetimine yazar… (Sabah)
ATTİLA GÖKÇE: “KALK AYAĞA MOURİNHO!”
Biraz geriye çekilerek olayın bütününe bakarsak… Mourinho’nun oyuna müdahalede devre arasını beklediğini gördük. Oysa ilk yarıda, oyun akışının içinde uyarıları ve müdahaleleri olabilirdi. Portekizli hoca, Samet’i oyundan daha erken alabilirdi. Sakatlıktan dönen İrfan Can Kahveci de arkadaşlarından beklenen reaksiyonu Dzeko’nun katılımıyla Fenerbahçe çift santrforlu oyunu göstererek bir şeyler anımsatmak istedi, ama nafile! Fenerbahçe, Süper Lig ve Avrupa’da üst üste ikinci maçı kaybetti. Her iki maçta hedef şansını zayıflatacak nitelikte. Mourinho’nun zor zamanlarda karizmasını, vizyonunu ve enerjisini ortaya koyması gerekiyor. (Milliyet)
EMRE BOL: “ŞAPKAYI ÖNÜNE ALMA ZAMANI”
Maçın hemen başında Samet’in saçma bir pasıyla geriye düşen Fenerbahçe’de aslında stoper sıkıntısının ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Sezon başından beri kadro kalitesinin yetersiz olduğunu söylemeye çalışıyorum. Athletic Bilbao ekibi topu rakibe veren, geçiş oyununu çok iyi oynayan bir takım. Mourinho’nun maçtan önce TRT’ye yaptığı açıklama aslında onun kafasında Avrupa’da ilk 8 olmadığının bir göstergesi… Komutan inanmazsa asker nasıl inanacak? Artık onun da şapkasını önüne alıp düşünmesinin zamanı geldi. Kadro yetersizse, kalite anlamında düşükse çıkıp söylemesi lazım. Çünkü bu işin böyle gitmeyeceğini artık aşikar. Keza böyle devam ederse ne Avrupa’da başarı ne de sezon sonunda şampiyonluk gelir… Yönetimle Mourinho’nun bir araya gelip acilen gerekli yerlere gerekli takviyelerin yapılması gerekiyor. Başarı için bu şart. Yoksa yine sezon sonu hüsran yaşanır.. (Fotomaç)