YILMAZ BİLGEN’İN HABERİ –Suriye’de 8 Aralık Devrimi’ni gerçekleştiren güçlerin başındaki isim olan Ahmed el-Şara, “Cumhurbaşkanı” sıfatı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak bugün Ankara’ya geliyor.
Suriye’den 2011 sonrası ilk Cumhurbaşkanlığı seviyesinde gerçekleşecek ziyarette birçok imza atılacak.
Devrimin ilk günlerinden itibaren Türkiye tarafında birçok kurumun hazırladığı raporlar ve Suriyeli yetkililerle hazırlanan yol haritasına Erdoğan-Şara görüşmesinde son şekli verilecek.
Liderlerin ardından bakanlıklar arası görüşmeler yapılacak.
2009 yılı ekim ayında Suriye-Türkiye ortak kabine toplantısı gerçekleştirilmişti. Bu buluşma da bir tür “müşterek kabine toplantısı” olarak nitelendiriliyor.
Türkiye gazetesinin ulaştığı bilgilere göre, Şara’nın çantasında başta PKK, DEAŞ terörü ve İsrail işgali ile birlikte yeni anayasa, siyasi ekonomik istikrar, ülkenin yeniden imarı, ordu, polis yapılanmasının inşası, ülke bütünlüğü, deniz, kara, hava ulaşım kanallarının açılması, haberleşme, eğitim, tarım, yeni bir savunma-güvenlik doktrininin teşkili gibi konular yer alıyor. İki liderin görüşmesinde önemli bazı kritik anlaşmaların imzalanarak operasyonel sürecin başlaması bekleniyor.
400 MİLYAR $’LIK LİSTE
El Şara yönetimi ilk etapta 100 milyar dolarlık bir acil eylem planı hazırladı. İkinci aşamada ise, 300 milyar dolarlık ülkenin yeniden imarı, asgari savunma, güvenlik, ordu ve asayiş gibi ihtiyaçların halli ile ilgili yeniden yapılanma dosyası yer alıyor.
Yine gazetemizin ulaştığı özel bilgilere göre Şara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı resmen Şam’a davet edecek. Erdoğan’ın ramazan ayı öncesi iade-i ziyarette bulunacağı ifade ediliyor.
Ankara zirvesinin bir diğer kritik önemi ise PKK’nın tasfiyesi, işgal altındaki petrol gaz kuyularının merkezî yönetime devri, ABD askerlerinin bölgeyi terk etmesi ve TSK’nın mevcut üsleri devretmesi gibi konuların en üst düzeyde masaya getirilmesi olacak.
Bu arada, belirlenen ajandanın hayata geçirilmesi durumunda, Ankara-Şam ilişkileri Türkiye’nin Azerbaycan örneğinde olduğu gibi “iki devlet tek millet” formülüne benzer bir boyut kazanacak.
